2 Kasım 2010 Salı

güzel atların ülkesi " KAPADOKYA"

(M.Ö.585-332) Pers ve Kapadokya Krallığı
Kimmerler'in Frig egemenliğine son vermesi sonucu Anadolu'da Medler (M.Ö. 585), daha sonra da Persler (M.Ö.547) görülür. Persler bölgeyi 'Satrap' adını verdikleri valilerce yönettiler. Eski Pers dilinde "Katpatuka" olarak adlandırılan Kapadokya bölgesi, 'Cins Atlar Ülkesi' anlamına gelmekteydi. Persler, Zerdüşt dinine bağlı olduklarından ve ateşi kutsal saydıklarından bölgedeki volkanları, özellikle Erciyes ve Hasandağı'nı, kutsal saymışlardır.

Persler, Kapadokya'dan geçerek başkentlerini Ege'ye bağlayan,'Kral Yolu'nu geliştirmişlerdir. Makedonya Kralı İskender M.Ö. 334 ve 332 de Pers ordularını arka arkaya bozguna uğratarak bu büyük İmparatorluğu yıkmıştır.

Pers İmparatorluğu'nu yıkan İskender Kapadokya'da büyük bir dirençle karşılaştı. İskender, komutanlarından Sabiktas'ı bölgeyi denetim altına almakla görevlendirince, halk buna karşı çıktı ve eski Pers soylularından Ariarathes'i kral ilan etti. Çalışkan bir yönetici olan I. Ariarathes (M.Ö.332-322) Kapadokya Krallığı'nın sınırlarını genişletti.

İskender'in ölümüne kadar barış içinde yaşayan Kapadokya Krallığı, Roma'nın bir eyaleti olduğu M.S.17 yılına kadar varlığını korumak için Makedonyalılarla, Pontuslularla, Galatlarla, Romalılarla mücadele etmiştir.

evet kısa bir kapadokya tarihinden sonra artık yazmaya başlamak lazım:))
birgün öncesinden gülay ve şükran ile konuşup gülayın evinde buluşup oradan sabah erkenden taksime gidelim dedik. sağolsun gülay bizi kırmadı evinde ağırladı bizi.yemekler yenildi sohbetler edildi bu arada gülay'a bizi evinde ağırladığı için çok çok teşekkür ederiz:))sabah erkenden uyandım doğru mutfağa tost ve meyve suyu menüsü ile kızlarıda uyandırarak kahvaltımızı yapmaya başladık. kahvaltı için canım arkadaşımız gülay'a tekrar tekrar şükran ve kendi adıma teşekkür ederim:))(he birde BERNA'evinde yediğimiz yemeği unutamadım) bernacım sana'da sonsuz teşekkürler o gün bizim için o kadar güzel menü hazırlamışsınki:)) tekrar tekrar teşekkürler:)). acele ile taksiye bindik ve havaş ile sabiha gökçen'e doğru hareket ettik. ve uçaktayız zaten biraz'da uykusuz'duk uyuyuvermişiz. ancak gülay ne yaptı bilmiyorum onun biraz uçak korkusu var idi:)) sonunda kayserideyiz:)) valizlerimizi aldıktan sonra benim adıma gelen minübüs şöförü bizi karşıladı ve 2 kanadalı ve 2 brezilyalı ile göremeye doğru hareket ettik. tabii minübüs te ben başladım muhabbet'e gülay'da bir taraftan neco onları bağla'da istanbula geldiğinde gezdirelim diye:))tabii ben seyahatlerinden bahsediyorum gülay iş güç peşinde:))1 saat sonra sonunda göreme'deyiz.otel'e geldiğimizde otel'in işletmecisi HASAN bizi karşıladı ve gezimizin sonuna kadar bizimle sağolsun çok ilgilendi:))otele yerleştikten sonra attık kendimizi dışarıya. önce karnımızı doyuralım dedik NAZAR BÖREK diye bir yere gittik. aman allahım bir garson pismi pis:))zaten gülay herifi gördü aman bu ne dedi:)) şükran'ın zaten hiç sesi çıkmıyor (yorgunluktan herhalde) hele o önlüğünü görseniz artık yemek yemezssiniz:)) ama karnımız aç ve yemekleri'de söylemiş bulunduk.neyse yemekten sonra ÜRGÜP'e gidelim dedik. otobüs'ü beklerken yürüyelim dedik hemde fotoğraf çekeriz. daha sonra otobüsü yolda yakaladık ve ürgüpe doğru yola çıktık.yarı yolda indik çünkü yol üzeride şarap tadım yeri var idi(TURASAN)ilk trekking turumuz orada başladı.ara bir yoldan gidelim dedik ee biraz da patika yoldu:))nede olsa dağcılık ruhu var içimizde:)) turasan şarap tadım yerine vardık. şükran ile gülay başladılar şarap tadımına herhalde beğenmedilerki oradan çabuk çıktık.ve devamında ürgüp'e doğru yürümeye başladık. yol üzerindeki küçük dükkanlardan alışveriş yapmaya başladık:)) hele birde dükkanın bir LADY adında bir köpeği vardıki sormayın gitsin. tatlımı tatlı,asil,hanımefendi:)) neyse yavaş yavaş ürgüp'e doğru yürüyoruz. ve ürgüpteyiz:(( aslını söylemek gerekirse ürgüp beni hayal kırıklığına uğrattı:(( yahu görülecek hiçbirşey:)) eğer sizinde birgün yolunuz kapadokya'ya düşerse sakın otelinizi ürgüp2ten almayın. çünkü görülecek hiçbirşey yok.:)) zaten bizde 1 saat kaldık ve oradan ayrıldık.yol üzerinde bir kuruyemişçiye uğradık oradaki satıcı çocuklar bir ikram bir ikram yani helal olsun herşey'den tattırıyorlar gülay,şükran ve ben dükkanda ne varsa yedik:)) ee tabii birazda alışveriş yaptık canım:))kuruyemişçiden gayet mutlu ayrıldık:))otobüsü beklerken birer çay içelim dedik çay bahçesinde oturup çaylarımızı içtikten sonra otele döndük. biraz dinlenelim dedik odamıza çekildik tabii ilk önce ben uyumuşum:)) 1 saat sonra kızlar dediki hadi dışarı çıkalım ancak dışarıda deli gibi bir yağmur ee ne yapalım attık kendimizi derya'ya yolda restaurant arıyoruz sonunda capadocia restauran'ta bulduk kendimizi. ne yiyelim diye düşünüyoruz TESTİ KEBABI'na karar verdik:)) ancak rest o kadar soğuk ki üşüdük:(( daha sonra testi kebab'larımız geldi. ilk önce bir bıçak yardımı ile ben kırdım fakat iyi kıramadım herhalde 2. olarak gülay denedi o hakikatten güzel kırdı:)) sonra şükran oda güzel kırdı:)) testi kebabı denemenizi tavsiye ederim hele o pideleri yokmu muhteşemdi zaten testi kebab'larını beklerken 1 sepet pide yedik:))yemekten sonra biraz yorulmuştuk biraz'da ıslanmış olarak otele döndük.yağmurun azizlğine uğradık bu akşam:(( hasan bize çay yaptı ve beraber yağmuru seyredek muhabbetle odamıza döndük.
2 GÜN 30 EKİM CUMARTESİ
sabah pırıl pırıl bir hava ile uyandık ee hava biraz'da serin:)) gökyüzü çok güzel tabii bende şanslıyım benimle birlikte gökyüzünden daha temiz ve daha güzel iki tane hanım var:)) kahvaltıya indik kahvaltıdan sonra bugün IHLARA TURU yapacağız:))09:30 turumuz başlayacak biraz'da heyecanlıyız:)kahvaltımızı yaptıktan sonra turu beklemeye başladık 15 dakika sonra tur minübüsü geldi ve bindik. rehberimizde hakkari'li bir hnm GÜL tekrar tekrar teşekkürler sana:))önce panaroma turu ile başladık tepeden manyak kapadokya panaromasıvar tabii biz boş dururmuyuz hemen fotoğraflamaya başladık:)) sonrasında DERİNKUYU'ya doğru hareket ettik.derinkuyudayız
Nevşehir’in 21 km. batısındaki Kaymaklı yeraltı şehri ile ondan 9 km. sonraki Derinkuyu yeraltı şehrini gezmek için girişten itibaren var olan yön levhalarını izliyorsunuz. Şehrin giriş katında hayvanların bağlandığı yerler bulunuyor. Sonra da yiyeceklerin depolandığı bir başka bölüme geçiliyor. Yeraltı şehrinin her bir bölümü diğerine dar tünellerle bağlanıyor. Ve her giriş değirmentaşı biçimindeki hareketli kaya kapılarla kapatılabiliyor, bu şekilde düşman saldırılarından korunuluyor. Yeraltı şehrinin şarap yapımında kullanılan odaları da var. Şehir toplam 40 metre derinlikte 8 kattan oluşuyor. Şehrin mükemmel bir doğal havalandırma sistemi var. Ortak mutfağı ikinci katta. Gerek Kaymaklı’daki, gerekse Derinkuyu’daki yeraltı şehirlerinin tüm katları henüz ziyarete açık değil. Kaymaklı’nın 20 metre derinlikteki 4. katına, Derinkuyu’da ise 55 metre derinlikteki 8. katına inilebiliyor. Derinkuyu’nun toplam alanı 4.5 kilometrekare. Yaklaşık 20.000 kişinin yaşadığı tahmin ediliyor. Kaymaklı ise Derinkuyu’nun aşağı yukarı yarısı kadar. sıradaki yer "IHLARA VADİSİ"

Hangi yoldan giderseniz diğerinden dönün ve böylelikle her iki güzergahıda gezmiş olursunuz. Vadiyi bir uçtan öteki uca Melendiz çayı boyunca geçebilirsiniz. Uzunluğu yaklaşık 10 kilometre. Derinliği ise 80 metre. Bu kadar uzun bir yolu yürümek istemiyorsanız, köyü geçtikten sonra vadiye tepeden bakan lokantanın bulunduğu yere gidip, merdivenle aşağıya inebilirsiniz. Yüz metre derindeki vadiye merdivenle inip çıkmanın da biraz yorucu olacağını hatırlatayım:)). Kanyonun her iki yamacında kayalara yaklaşık 100 kilise oyulmuş. Kiliseler çoğunlukla 11. yüzyılda inşa edilmiş. En iyi durumda olup ziyarete açık bulunanları ise Eğritaş Kilisesi (Köyden yürüyerek veya merdivenle bir saatlik mesafede), Kokar Kilise (Çayın sol kıyısında, merdivene 1 km. uzaklıkta), Pürenli Seki Kilisesi, Ağaçaltı Kilisesi (Merdivenin hemen yakınında, Yılanlı Kilisesi (Köprüyle geçilen sağ tarafta), Bahattin Samanlığı Kilisesi (Belisırma Köyü girişinde, çayın sol kıyısında), Kırkdamaltı Kilisesi (Belisırma Köyüne 500 metre), Sümbüllü Kilise (Merdivenin sol tarafından 250 m. ileride). Direkli Kilise’dir (Belisırma Kilisesi karşısında manastır kilisesi). ve başladık vadi'de yürümeye (ölmeden önce mutlaka bu vadiye gidin)ve hatta bırakın kendinizi vadinin o güzel havasına,suyuna:))2 km kadar yürüdükten sonra turumuzun devamı olan "BELİSIRMA" köyüne öğlen yemeğine gittik.öğle yemeğinde köfte,tavuk sote ,balık, testi kebabı,pilav, salata menüsü var idi.hee bu arada amerikalı bir hatunla tanıştım yemek'tede beraberdik:)) ben hatunla dünya meselelerini konuşuyorum. bizim gülay ve turdan tanıdığımz hnm'larda sürekli laf atıyorlar yahu gülay laf atmada kıza konsantre olamıyorum dedim gülüştük:))ancak beni dinleyen kim:)) biz önemli bir konuyu konuşuyoruz onlarda işin gırgırında:))herhalde amerikalı hatun'da anlamış olacakki oda gülmeye başladı:)) yemekten sonra diğer muhteşem yer daha size" YAPRAKHİSAR"

Kervansaraylar ilk defa 10. yüzyılın sonlarına doğru Selçuk Hanları tarafından Orta Asya'da yaptırılmıştır. Önceleri askeri savunma için düşünülmüş, zamanla artan ticaret ve dini ihtiyaçları karşılaması için genişletilmiştir. Selçuklu devrinde ticari yol ağı üzerinde kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları ve ihtiyaçlarını görmeleri için sultan hanı da denilen kervansaraylar yapılmıştır. Büyük ticaret yolları üzerinde kurulmuş olan Selçuklu kervansaraylarının aralarındaki uzaklıklar, deve yürüyüşü ile günde dokuz saat, yani 40 kilometre esas tutularak saptanmıştır. Çevrelerindeki yüksek duvarlarla korunan ve barış zamanlarında pazaryeri olarak da iş gören bu kervansaraylar savaşta kale olarak da kullanılırdı. Selçuklu kervansarayları üç genel tipe uygun olarak yapılmışlardır. Bunlar, yazlık denilen avlulu, kışlık denilen kapalı ve her iki türün birleştirilmesinden oluşan karma tiplerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde şehirlerdeki hanlar ticaret ve konaklamak için yapılmış gelir getirici vakıf yapılarıdır.o muhteşem kervansarayı geride bırakıp şarap tadımı için turistik bir şarap dükkanına gittik orada ilginç birşey yoktu onun için birşey yazmadan geçeceğim:))ve günün sonunda turumuz bitti:(( turda tanıştığımız insanlar ile veda zamanı:(( özellikle rehber gül çok neşeli ve iyi bir kızdı gülay 'da pek sevdi gül'ü:)). akşam yemeği için amerikalı kızla sözleştik tabiiki şükran ve gülay'dan müsaade aldım:)) bizim kızlar sıcak şarap içelim dediler ancak görermede sıcak şarap bulamadık:(( sonrasında bir pideciye oturduk siparişlerimizi verdik . ben de bu arada amerikalı hatunu almaya gittim:))hep beraber yemeğe başladık ben ,şükran,gülay ve tracy(amerikalı hatun) akşam yemeğinden sonra otele döndük tracy herhalde çok sevdi bizi bende katılabilirmiyim dedi:))başladık otelde muhabbette. gülay ve şükran yatmaya gitti ben tracy ile devam ettim memleket meselelerine:)) sonrasında sabah kahvaltı için bizim otelde sözleştik. ancak sabah kalkamamış gelmedi:((
3.GÜN 31 EKİM PAZAR
bugünde nefis bir hava ile uyandık pencereden baktık her taraf balon'lar ile dolu:(( bizde yapmak isterdik fakat çok çok pahalı idi ancak(balon ile mutlaka tura çıkın)
Kapadokya’nın simgesi olan balon turları bölgenin eşsiz güzelliğini görmenin en etkili yoludur. Gökte ağır ağır süzülerek bölgenin eşsiz güzelliklerini görme imkanı bulabilirsiniz. 1 saat 15 dakika süren balon turu, sizi Kapadokya uygarlığının yürüyerek ulaşamayacağınız en uzak noktalarına kadar götürür.:))göreme'nin içinde yürümeye başladık. bugün "GÖREME AÇIK HAVA" MÜZESİ'ne gidiyoruz. 15 dakika sonra yürüyerek göreme açık hava müzesine vardık. aman allahım bu nasıl bir tarihtir şunu söylemeden geçemiyeceğim inanın bizler çok şanslı insanlarız çünkü böyle güzel bir ülkede yaşıyoruz:))her taraftan tarih fışkırıyor "GÖREME AÇIK HAVA MÜZESİ TARİHÇESİ"
Nevşehir'e 13 km. uzaklıkta ve Göreme kasabasının 2 km. doğusunda yer alan bir kaya yerleşim yeridir. M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatı yaşanmıştır. Hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları mevcuttur. Bugünkü Göreme Açık Hava Müzesi manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul edilir. Soğanlı, Ihlara, Açıksaray aynı eğitim sisteminin daha sonraları görüldüğü yerlerdir.
Kiliseler, 2 tür teknikle boyanmıştır. Birincisi, doğrudan doğruya kaya yüzeyi düzeltilerek üzerine yapılan boyama; ikincisi ise, kaya üzerine yapılan secco (tempera) ve fresko tekniği ile yapılan boyamadır. Kilisede işlenen konular İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmıştır.
Göreme Açık Hava Müzesi'nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise bulunmaktadır.birde şunu unutmayın MÜZE KART'ınızı mutlaka yanınıza alın.müzeden çıktıktan sonra mutlaka tekrar birdaha bakın. çünkü açık hava müzesi tüm muhteşemliği ile sizi tekrar gelmeniz için davet ediyor:))yine yollardayız bu sefer yolumuz ZELVE,PAŞABAĞLARI,ÇAVUŞİN,ROSE VALLEY,. otobüs durağında bekliyoruz birde baktıkki dünkü ıhlara turundan bir çift ve durakta bekleyen iki hnm:)) setenay ve francesca. başladık konuşmaya ve karar verdik beraber tur yapalım diye.:)) bindik otobüse ilk durağımız "ZELVE" Zelve Açık Hava Müzesi: Avanos'a 5 kilometre uzaklıkta olan ve üç vadiden oluşan Zelve ören yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. İkonoklastik dönemde, yapılan manastır ve kiliselerle dini bir merkez haline gelmiştir. 1952 yılına kadar iskan edilen Zelvedeki köy, 3 kilometre uzağa taşınmış ve Zelve, açık hava müzesi olmuştur.kısa bir turdan sonra "PAŞABAĞLARI"na doğru yürümeye başladık bu arada yeni grup ile muhabbetimiz iyi dedimki biraz yürüyeceğiz onlarda tamam dedi:)) tam benim istediğim grup:)) yarım saat yürüdükten sonra paşabağlarındayız.
Paşabağları'nın daha ilerisinde Göreme-Avanos karayolundan 2 km. içerde olan ve 3 vadiden oluşan paşabağları örenyeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. 9. ve 13.yüzyıllarda Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden birisi olmuştur. Öte yandan, papazlara ilk dini seminerler de bu yörede verilmiştir. Balıklı, Üzümlü ve Geyikli Kiliseler vadinin en önemli kiliseleri olup ikonoklastik dönem öncesine aittir.
1952 yılına kadar iskân edilmiş vadide manastırlar, kiliseler, yerleşim yerleriyle, tünel, değirmen, cam gibi yapılar bulunmaktadır. ee burası'da muhteşem bir ören yeri hele tepeden yani peri bacalarının üstünden baktığınız zaman muhteşem bir panaroma var:)) evet daha sonrasındaki gideceğimiz yer "ÇAVUŞİN" ordaki köylülere sordum nasıl gidebiliriz diye kayaları aştıktan sonra bir patika yol var dediler:)) tam benim istediğim gibi ancak bir sorun var kayaları kim aşacak:)) daha sonra bir b planı yapalım dedik:(( turistleri yoldan gönderdik ve ben,gülay,şükran,setenay,ve francesca toprak yoldan yürüyelim dedik ve başladık. yürüdükçe önümüze hep kayalar çıkıyor sonunda geldik çavuşin'e. önce çanak çömlek atölyesine girdik ve ziyaretten sonra birer çay ve yola devam. herkese sordum iyimisiniz diye herkes bir sorun yok dedi:)) gidilecek çok yol var gitmek lazım:))gül vadisine doğru hareket ettik. köyün içinden yürürken bir yerde yemek yiyelim dedik ve köyün içinde küçük bir yere oturduk yemeğe başladık. ben ve gülay melemen şükran ve diğerleri'de gözleme yediler. bu arada setenay anadolu üni'de seramik okuyormuş francesca'da sanat ayrıca francesca'nın başka bir hüneri daha varmış profesyonel olarak "BELYY DANCE" yapıyormuş. ben dedim bu kızda birşeyler var diyordum:))neyse "GÜL VADİSİ"
Gülşehir'in hemen girişinde yer alan ve iki katlı olan Aziz Jean Kilisesi'nin alt katında kilise, şarap mahzenleri, mezarlar, su kanalı ve görevlilere ait mekanlar, üst katında ise İncil'den alınmış sahnelerle süslenmiş bir diğer kilise yer almaktadır.Alt kata ait kilise, tek apsisli, haç planlı, haç kolları, beşik tonozludur. Merkezi kubbesi çökmüştür. Süsleme açısından direk ana kaya üzerine kırmızı asi boyası ile stilize hayvan, geometrik ve haç tasvirleri resmedilmiştir. Üst kattaki kilise ise tek apsisli ve beşik tonozludur. Ana apsisteki resimlerin dışında oldukça iyi korunmuş olan kilise siyah bir is tabakası ile kaplıydı. Kilise restorasyonu ve konservasyonu 1995 yılında yapıldıktan sonra bugünkü haline gelmiştir. saatler'çok hızlı geçiyor gülay ve şükran'ın otobüsü saat 16:00 kalkacak ve biz saat 15:00 de hala vadideyiz. dedikki biz ayrılalım arkadaşlardan otobüse yetişelim :(( tarlalardan koşa koşa ana yola vardık ve otostop yapmaya başladık 5 dakika sonra istanbul plajkalı bir çift durdu ve bizi aldı sağolsunlar:)) doğru otele. şimdi toplanma zamanı zaten valizlerimiz hazırdı bir çırpıda gülay ve şükran hazırlar ve otelin önünde vedalaştık:(( onları yolcu ettim. benim saat 18:00 de servisim vardı sağolsun hasan sen abi git banyo yap ve dinlen dedi ben seni uyandırırım :)) saat 18:00 de kaldırdılar ve minibüs gelmişti artık ayrılık zamanı. hasan ile vedalaştık. havalimanına doğru hareket.sonrası istanbul.....son olarak benimle bu seyahati paylaşan ŞÜKRAN VE GÜLAY'A sonsuz teşekkürlerimi söylemek isterim. kapadokya seyahati sizinle çok çok güzeldi:)) kalpleri ve gönülleri pırıl pırıl olan bu iki arkadaşıma bu yazım'ı ithaf ediyorum.SİZİ ÇOK ÇOK SEVİYORUM:))
03 KASIM ÇARŞAMBA
NECO

1 yorum:

  1. evet evet kesinlikle gülay'a o güzel yemekleri ve misafirperverliği için teşekkür ediyoruz :)
    şimdi biraz eksik kalan yerleri tamamlayalım:) kuruyemişçimiz (ki herkesin oraya uğramasını tavsiye ederim:)) adı YÖREM... üstelik sipraiş üzerine kargoyla da gönderim yapıyorlarmış. biz neredeyse bütün ürünleri denedik gayet güzeller:) ilk gün ürgüpten ayrılırken çaylarımızı içtikten sonra hemen otobüse binmedik aslında. önce şarap almak üzere göreme yoluna doğru yürüdük biraz ve EFENDİ şarapevinden gülay ve ben meyve şaraplarımızı aldık:) gerçekten çok hoş tatları var:)sonra otobüse bindik ve göremedeyiz. Otele geçerken bir de baktık pazar kurulmuş, güzel güzel meyvalar bize bakıyor, aldık hemen biraz... otele gidip meyvalarımızı yedik(tabi o sırada Neco mışıl mışıl uyuyordu:)), ne kadar da doğal ve güzellerdi:)
    2. gün turda şarap satan yerden önce, son durağımız SELİME MANASTIRI'ydı. gerçekten çok güzel bir yer:)
    diğer bir ekleme yapacağım yer ise, ÇAVUŞİN'e gitmek için koyulduğumuz yol, daha doğrusu dağ-tepe-bayır:) Neco'nun bekleyin ben yol var mı bakayım diyip 5 dakika sonra ilerideki peri bacasının üstünden bize el sallaması:) çok zor şartlarda yürüdük ama saolsun Neco bize yolu gösterdi yine ve ÇAVUŞİN'e geldik. İlk durak seramik satan dükkanlar, ama çok pahalılardı. ve setenay'ın dediğine (bu arada setenay anadolu üniversitesinde seramik bölümünde okuyor) seramikler hem yeteri kalitede değil hem de pahalı imiş;)
    ve son olarak, gerçekten çok güzel bir tatildi. Bu iki güzel insana çok teşekkür ederim, gezimi unutulmaz kıldıkları için! daha nice geziler yaparız umarım bu şekilde:))

    YanıtlaSil